İlçelerimiz » Doğanhisar
Doğanhisar

Doğanhisar, Anadolu uygarlıklarının en eski yerleşim merkezlerindendir. Sultan Dağları nın kuzeydoğu eteklerinde ormanlarla kaplı dağlar ve birçok yaylaları, verimli ovaları ile bol su ve temiz havayı bünyesinde taşıyan eşsiz bir özelliğe sahiptir. Zamanın istilalarına karşı savunma konumu, dolayısıyla doğal olarak çok eski tarihlerde kurulduğunun delilidir.

Doğanhisar ve civarında, henüz bilimsel açıdan, hiçbir ciddi ve metodik arkeoloji çalışması yapılmamıştır. Ancak yapılan kaynak araştırmalarından, mimâri kalıntılardan ve bugün mevcut olan tarihi eserlerden anlaşıldığına göre Hitit, Frikya, Lidya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerini geçirmiştir.

M.Ö. "Efedopulos" adı ile kurulmuş eski bir Frig kentidir. Eski Roma haritalarında ilçenin adının "Thymbrion" olarak geçtiği ve "Psidia" (Psidya) bölgesinin kuzeyinde gösterildiği bilinir. Psidya, bugünkü Göller Yöresi nin Roma çağındaki adıydı.

Doğanhisar ın klasik adı "Meteos" (Metyos) tur. M.Ö. 500 yıllarında büyük bir şehir olarak kurulmuş, savaşlar ve istilalar sonunda küçülmüştür. M.S.395 te Doğu Roma İmparatorluğu nun eline geçmiş, muhtelif savaşlar ve istilalar sonunda hasar gören şehir, yeniden imar edilerek bölgenin kayilik ve üs merkezi olmuştur. Doğanhisar Antik dönemde ünlü Kral Yolu ve daha sonra doğudan batıya uzanan korsan yolları, dolayısıyla İpek Yolu üzerinde kurulmuştur. Yakın zamanlarda çıkan stel, heykel, kitâbe gibi buluntulardan, ilçenin Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim merkezi olduğu anlaşılmaktadır.

Eski şehir, Sultan Dağı ndan ayrılarak kuzeyden güneye doğru uzanan ve bütün ovaya hakim olan bir tepeye yapılmıştı. Burası eski müdafaa tabiyyesine elverişli stratejik bir noktadır. Tepe tabiidir. Büyük kayalar göze çarpar. Doğanhisar, adından anlaşılacağı gibi kaleli, hisarlı bir şehir imiş; bu tepenin etrafını eskiden bir kale sararmış. Halk bu tepeye "Saray Yakası" der. "Doğanhisar" adının bu manayı ifade eden eski Yunanca veyahut Latince adından tercüme ve iktibas edilmiş olması çok muhtemeldir.
Eski Frikya şehirlerinden olduğunu tahmin edilen şehir, Zevs in timsallerinden birisi olan kartala nisbet edilmiş olmalıdır. Doğan, Şahin ve Kartal, yirmidört Oğuz boyunun mukaddes ongun(1) ları arasında bulunduğu için Frikyalılarca kutlu sayılan kartalı, Türkler de yadırgamadan alabilirler. Bizanslılar ve Romalıların da şehrin eski sembolü olan kartalı muhafaza ettikleri anlaşılır. Bugünkü Türkiye de "Doğan" ile veyahut onun terkip ettiği kelimelerle adlandırılan 67 yerleşim merkezi vardır.
İlçenin Kemer Köyü nden tepedeki saraya ve şehre toprak künklerle su akıtıldığı birçok kalıntılardan anlaşılmaktadır. Burada bir de mâbedin ve mezarlığın bulunduğunu gösteren alâmetler vardır. Tepenin doğu eteğinde bulunmuş olan yerli taştan oyulmuş lahit bunu göstermektedir.
Daha önceleri Kemer yolunda Hüsnü Dede mezarı yanında, kuyu başında bulunan, uzunluğu 2.50m, eni 1.20m, içinden derinliği 0.75 metre olan bu lahit, buraya sonradan mı getirildi, yoksa Saray Yakası denilen eski sur içinden veyahut bu tepenin sathı maillerinden mi yuvarlandı, bunu kesin olarak söylemek mümkün değildir. Bunun kuyu başına bir havuz olarak getirilmiş olması ihtimallerin en kuvvetlisidir. Yerli taştan yapıldığı için lahitin Doğanhisar ın dışından getirilmediği muhakkaktır. Lahitin sağ ve sol yüzlerinde bir Medusa (Medüz) başı ve başın arkasında da bir kargı kabartması vardır. Taş kabaca olduğu için resimlerde bir incelik yoktur. Lahitin ön yüzünde, bir çerçeve içerisinde Eski Yunanca yazılar ve çerçevenin iki yanında yine birer Medusa başı vardır.
Doğanhisarlı Halil İbrahim Hoca nın, kalenin önündeki bahçesinde, 1948 de bulunan bir heykel Konya Arkeoloji Müzesi ne nakledilmiştir. Bir dişi tanrı (Nike) heykeline ait olduğu tahmin edilen bir parça hala bu müzededir. Doğanhisar İlkokulu müzesinde yerli taştan yapılmış bir doğan heykeli vardı. Başı kırılan bu heykel kale kapısında "Yedioluk" mevkiinde, tarladaki taşlar arasında bulunmuştur. Müzede tunçtan küçük bir kartal (veya doğan) vardı. Bu da "Kızılyer" denilen tarihi örende bulunmuştur ki bu yerin bugünkü adı "Kızılcaköy"dür. Büyük kartal heykelinin bir benzeri tam olarak Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesi ndedir.
Doğanhisar ve Koçaş çevresi eski ve gayriislami eserler itibariyle çok zengindir. Doğanhisar ın Yeğen mahallesinde Hacı Mehmet in evinin duvarının üstünde doğan kabartması bulunan bir eski mimari eser döküntüsü, yapı taşı olarak kullanılmıştır. Kuz mahallesinden Yenice ye giden sokağın yerinde kale kapılarından birisi vardı, bu sokak "Kalekapısı Sokağı" adını taşırdı.

Doğanhisar, M.S.704-708 yılları arasında, zaman zaman Emevi ve Abbasi ordularının fetih taarruzlarına uğramıştır. Bu savaşlarda şehid olan Seyyid Ahmed in mezarı şerifi şehrin Kızılışık mevkiinde bulunmaktadır.

Alparslan ın 1071 Malazgirt Savaşı nı müteakip Büyük Selçuklular ın batıya yayılışları sırasında, Anadolu Selçukluları nın Konya yı fethinden sonra 1076 yılında Ilgın, Akşehir ve Sultandağı zaptedilmiş, 1100 tarihinde de Doğanhisar Türk hakimiyetine geçmiştir. Yevmi fetihte (Salı günüdür. Günümüzde Doğanhisar ın pazarının kurulduğu gündür.) şehid olan Hüsnü Dede nin mezarı şerifi şehrin Saray Yakası mevkiinde bulunmaktadır. Bölgeye Buhara ve Musul dan göç eden Türkler yerleşmişlerdir. Şehrin adı da Selçuklular ın arması olan "Doğan Kuşu"na izafeten "Doğan Kalesi" olarak değiştirilmiş, bilahare "Doğanhisar" namıyla anılmıştır.

Doğanhisar; 1116, 1143, 1189 yıllarında Haçlı Seferlerine maruz kalmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti nin beyliklere ayrılmasından sonra bir müddet Eşrefoğulları ve Hamidoğulları idaresinde kalmıştır. 1298 tarihinde Karamanoğulları idaresine geçmiş olup ahalisi fakir kalmış, şehir harabeden bir türlü kurtulamamıştır. 1381 yılında Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Yalvaç, Şarkikaraağaç ve Isparta Osmanlı idaresine katılmış olduğu halde Ilgın, Akşehir, Doğanhisar çevresinin Karamanoğulları na mehir olarak verilmesi sebebiyle 200 yıl kadar bu beyliğin emri altında kalmıştır. Bu karışık dönemin ünlü simaları sırasıyla Tekke Köyü nde Dediği Sultan, Yazlıca Köyü nde Nasreddin Hoca nın üstadı olup Kuzucu Sultan namıyla meşhur Ebu Seyyid İbrahim, Başköy de Hocazade, Koçaş da Tapduk Emre ile yetiştirdiği Yunus Emre ve Karaağa da Ak Baba ile Cafer Baba nın yörede yaşadıkları, açtıkları medreseler sayesinde halkı feyizlendirdikleri günümüze kadar anlatılagelmiştir.

Doğanhisar ın eski istibdat devrine (1312-1318 yılları arası) ve kasabadaki Hıristiyan tefecilere isyanıyla meşhur bir Osman Efesi ve bunun da bir türküsü vardır. Osman Efe (Osman Efe Yalvaç ın Köstek köyündendir.) dağa çıkmış, insafsız murabahacılarla mücadele etmiştir. Çapulculuk yapmamıştır. Tefecileri soymuş, fakir köylülerin kızlarının çeyiz ve delikanlıların evlenme masraflarını karşılamış, çift hayvanı olmayan köylülere öküz ve manda almak suretiyle yardım etmiştir.

Doğanhisar Sultan Dağı nın doğusunda bulunduğu için siyasi mecburiyetler ve zaruretler olmadıkça daima Akşehir e bağlı kalmıştır. Anadolu nun; gayriislami devirlerindeki idari teşkilatını gösteren bir coğrafyası olmadığı için Doğanhisar ın, Selçuklular dan sonra teşekkül eden beyliklerde ne zaman ve nerelere bağlı olduğunu kesin olarak tesbit etmek biraz zordur.
Selçukluların çözülmesinden ve çökmesinden sonra Akşehir Beyşehir inde bağımsızlığını ilan eden Eşref Oğulları beyliğine bağlandı. Doğanhisar da metbuu(2) ile beraber bu beyliğin siyasi hakimiyeti altına girdi. Mesalikül Ebsar Fi Memalikil Emsar adlı eserinde katibi Dımeşki bu beylik hakkında kısaca şunları söyler: "Eşref Oğlu beyliğinin garbında ve Dündar ın cenubunda Karaman Oğlunun şarkında ve şimalinde Cengizlerin yurtları vardı. Başkenti Beyşehiri dir. Askeri yetmiş iki bin atlıdır. Bu beylik sınırları içinde altmışbeş şehri toplamıştı. Timurtaş beyini tuttu ve feci bir şekilde öldürttü." (Bu hususda "Topkapı Sarayı nda Deri Üzerine Yapılmış Eski Haritalar" adlı eserin 143. sahifesinde geniş malûmat vardır.).

Doğanhisar H. 728, M. 1327 yıllarından sonra metbuu olan Akşehir, Beyşehri(1) ve Seydişehri ile beraber Hamit Oğlu Hızır Bey tarafından alınarak Hamit Oğulları beyliğinin sınırları içine girdi ve H. 783, M. 1381 yılında Hamit Oğlu Doğanhisar ı Akşehir, Seydişehri ve Beyşehri ile beraber Osman Oğulları na sattı. Doğanhisar, Karaman Oğulları ile Osman Oğulları arasındaki kanlı ihtilaflarda zaman zaman her iki tarafın tecavüzüne uğramış ve metbuu değiştirmiştir. Karaman Eyaleti, H. 872, M. 1467 de kati olarak Osmanlı sınırları içine girdikten dokuz sene sonra Fatih tarafından yapılan bir Evkaf ve Emlak tahrir(2)inde, Doğanhisar, Akşehir e bağlı gösterilmiştir.

Fatih devri idari teşkilatında Karaman Eyaleti, onbir vilayet ve iki nahiyeye ayrılıyordu. Doğanhisar da Akşehir Vilayetine bağlı idi. H. 906, M. 1500 yılında İkinci Beyazıt adına yapılan evkaf yazımında bu bağlılığını muhafaza etmiştir.
İstanbul Başvekalet arşivinde bulunan Kanuni devrine ait bir ilyazıcı(3) defterinde Doğanhisar ın Akşehir e bağlı, 360 mükellef erkek nüfuslu, büyük bir köy olduğu gösterilmiştir. O vakit Doğanhisar da 9 da mükellef erkek Hıristiyan vardır. Bu defterde köyün öşürünün Karaman Oğlu İbrahim Bey in Konya daki imaretine vakfolduğu gösterilmektedir (İbrahim Bey H. 827, M. 1424 ten H. 867, M. 1463 yılına kadar hükümdarlık etmiştir.). Bu kayıt bize, şimdiye kadar gizli kalan mühim bir tarihi hakikati göstermektedir. O da Doğanhisar ın H. 783, M. 1381 de Osman Oğulları na satılmış olmasına rağmen, İbrahim Bey in beyliği zamanında Karaman Oğulları buraya, öşürünü vakfedecek kadar hakim idiler. Demek ki o sıralarda Akşehir in siyasi mukadderatı Karaman Oğulları na geçmişti. Üçüncü Murat adına Karaman ili evkafını tesbit eden bir defterde Didiği Sultan Zaviyesi nin llgın a bağlı olduğunu görüyoruz. Bundan, bir müddet Doğanhisar ın llgın a bağlandığını ve sonra tekrar Akşehir e verildiğini anlıyoruz. Akşehir deki bir ilâmın mühründe aynen şunlar yazılıdır: "Beyşehri Sancağı na bağlı Doğanhisar Kazası, sene 1841 M.". Bu bize Doğanhisar ın Abdülmecit zamanında kaza olarak Beyşehri ne bağlandığını göstermektedir.

Fatih Sultan Mehmed devrinde, 1473 yılında Karamanoğulları saltanatına son verilerek Doğanhisar fiilen Osmanlı Ülkesi ne katılmıştır. Bu tarihten sonra Fatih, II. Beyazid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman devirlerinde imar görmüştür. Merkezde Pazar, Kuz, Şeyh ve Ulu Camii şerifleri yapılmış olup Sipahizade Hacı Ahmed, Sandıklızade Ahmed Hoca, Halil İbrahim Hoca, Yeşil Hoca ve Hacı İzzet Efendi, Hacı Halil ve Feyzullah Efendi Medreseleri ilim ve irfan müesseseleri olmuştur. Başköy de Ulu Camii, Deşdiğin de Merkez Camii, Karaağa da Koca Camii ile Tekke de Dediği Sultan Zaviyesi, Karaağa da Hafız Kadir, Çınaroba de Kadir Efendi, Koçaş ta Becikzade Efendi Medreseleri en önemlilerindendir. Ayrıca merkez, kasaba ve köylerde çeşitli misafirhaneler, hamamlar, tarihi çeşmeler yapılmıştır. Osmanlılar döneminde Doğanhisar, Konya nın sayılı kültür merkezlerinden birisi olmuştur.

H. 881, M. 1476 tarihli Fatih defterinde Doğanhisar da şu vakıflar tesbit edilmiştir:
1- Doğanhisar camii
2- Çay kenarında Doğanhisar mescidi
3- Gebran : Hıristiyanlar mahallesindeki mescit
4- Doğanhisar civarında Didiği Sultan Zaviyesi
Bugün Doğanhisar da ayakta kalan abidelerin hemen hepsi Osmanlılar devrine ve Kanuni Sultan Süleyman zamanına aittir. Doğanhisar idari teşkilatta Akşehir e bağlı olmakla beraber eski sanatta ve kültürde başkalık göstermektedir. Doğanhisar ın Osmanlılar devrinde oldukça ileri irfan müesseseleri vardı. Medreseleri kapayan kanun yürürlüğe girdiği zaman burada şu beş medrese vardı:
1-Tokluoğlu Medresesi (Cumhuriyet İlkokulu nun yerinde idi.)
2-Hacı Ahmet Efendi Medresesi
3-Hacı İzzet Efendi Medresesi
4-Feyzullah Efendi Medresesi
5-Halil İbrahim Hoca Medresesi
Doğanhisar ın büyüklüğünü, dedelerimizin sıhhat ve temizlik işlerine önem verdiklerini gösteren üç tane hamamı vardı. Bugün hiçbirisi faal durumda değildir. Zikredilen hamamlar şunlardır:
1- Didiği hamamı: Bu hamam eski hükümet konağı, şimdiki anıtın bulunduğu yerde idi. Bitişiğinde bir kervansaray vardı. Hamamın kubbeleri yeni binanın altında kalmıştı. Günümüzde ise bu hamamın en ufak bir eserine rastlanılmaz. Şehrin meydanlığı olmuştur.
Doğanhisar ın derebeylerinden ve aynı zamanda hayırseverlerinden Hayta Ahmet Ağa, rakibi Deli İsmail tarafından bir çakmaklı tüfekle bu hamamda öldürülmüştür. İsmail bu cinayeti işledikten sonra Girit e kaçmış ve onbeş sene sonra dönmüştür. Bu hamam Didiği Sultan ın vakfı imiş.
2- Cuma Mahallesi hamamı: Bu hamamdan da herhangi bir eser kalmamıştır.
3- Ağa Mahallesi hamamı: Diğer iki hamam gibi bundan da bir eser yoktur.

Doğanhisar bir su şehridir. Şehrin ortasından Ali Çayı geçmektedir. Çay, Davras tan gelir, Beyşehir sınırından başlar, Argıthanı ndan geçtikten sonra Çavuşçu Gölü ne dökülür. Bu çay üzerinde oniki tane değirmen vardı. Doğanhisarlılar ın en ileri sanatı testi ve bardakçılıktı. Burada yetmiş kadar bardak kârhânesi vardı. Buralarda testi, küp, yemek çanakları ve sırlı kaplar yapılırdı. Günümüzde ise bu sanat yok olmak üzere. Sınırlı sayıda bu sanatı sürdürenler mevcuttur.

Doğanhisarlı Ağaların Deli Abdullah ın evinin tavanı ve tezyinatı çok güzeldir. 1261 de yapılmıştır. Akşehir kütüphanesini tesis eden Hacı Ömer Efendi nin akrabasına ait olan bu ev, Hacı Ömer Efendi nin adına ve şerefine yapılmıştır. Hacı Ömer Efendi Doğanhisarı na geldiğinde buraya misafir olmuştur. Bu evin büyük tavan göbeklerinden birisi başka eve nakledilmiştir.

Tanzimat döneminde Abdülmecid ve Büyük Mustafa Reşit Paşa nın çok sevdikleri Doğanhisarlı hocaları Kitapçı Hacı Ömer Efendi nin akrabası olan Abdullah Ağa isminde birine "Kaza Müdürlüğü" adı ile verilen Doğanhisar, I. Dünya Savaşı nda birçok şehid vermiştir. İstiklal Savaşı yıllarında Akşehir de bulunan Garp Cephesi Karargâhı na, kaza merkezinde bulunan 41. Süvari Fırkası aracılığı ile maddi ve manevi destek sağlamış, askerin acil ihtiyacı olan kağnı, öküz, arpa, saman, nal, çivi, uzun pala, bıçak ve kılınç gibi mühimmat tedarik edilerek Milli Mücadele ye iştirak olunmuştur.

Doğanhisar, 1912 yılından itibaren belediye teşkilatı ile yönetilmektedir. 1912 yılındaki ilk belediye başkanı Hacı Kamil Doğan dır. Doğanhisar, cumhuriyet döneminde, 1957 yılı Kasımında "Kaza Merkezi" yani ilçe olmuştur. Aynı yıl Başköy ve Karaağa, kasaba olmuştur. 1972 yılında da Ayaslar ve Deşdiğin kasaba merkezi olmuşlardır.

Doğanhisar ın sekiz mahallesi mevcuttur. Baş, Ağa, Cuma, Pazar, Kuz, Şıh, Harman ve Yeğen (Yeğin) mahalleleri (Bu mahalle Koçaş Kasabası Camii nin kapısını yenileyen Yeğen Tûra ya nisbet edilmiştir.).

Ayaslar, Başköy, Çınaroba (Çetme), Deştiğin, Karaağa, Koçaş, Konakkale ve Yenice olmak üzere 8 tane kasabası; Furunlu, Güvendik, İlyaslar, Kemer, Tekke, Uncular, Yazır ve Yazlıca olmak üzere 8 tane köyü; Davras, Ketenlik ve Eskiler olmak üzere 3 tane mezrası vardır.

Tarihî eserler ve Türbeler hakkında ayrıntılı bilgi için Web sitesinin "Doğanhisar ın Tarihî ve Doğal Güzellikleri" bölümüne bakınız.

Doğanhisar hakkındaki tarihsel efsaneleri okumak için Web sitesinin "Doğanhisarlılar a: Doğanhisar Efsaneleri ve Hikâyeleri" bölümüne bakınız.


Foto Galeri Video Galeri
Başkan Kuşdemir'den Mesaj
Dernek yönetimi olarak üyelerimizden aldığımız yetkiyle,Meslektaşlarımızın haklarını koruma ile ilgili her türlü kolaylığı sağlamak, sorunları daha hızlı ve pratik çözümler üreterek yapılması gereken hizmetlerin sadece dernek faaliyetleri içerisinde kalmaması Konyamıza, hemşerilerimize mesleğimize en dürüst ve doğru yaklaşımlarla hizmet edeceğiz.



Yusuf YAŞAR